HİPERTANSİYONLU HASTA EĞİTİMİ
Hipertansiyon aterosklerozun ve erişkin yaştaki mortalite ve
morbiditenin en önemli sebeplerinden biridir. Hipertansiyonda en önemli grubu
oluşturan esansiyel hipertansiyonda tedavi, yaşam stilini değiştirme, diyet
düzenlemesi, egzersiz ve ilaç tedavisi olarak değişik protokollerden
oluşmaktadır.(4) Tedavinin yeterince düzenli yapılmaması hipertansiyonun organ
hasarlarını artıracağından etkin ve düzenli tedavi oldukça büyük önem
taşımaktadır. Bu nedenle tedavi konusunda daha ciddi önlemler alınması
gerekmektedir. Tedaviye uyum, hastanın tedaviye gösterdiği titizlik ve tedavi
protokolünün kolay uygulanabilirliği gibi faktörlerle ilişkilidir.
Ülkemizde yapılan TEKHARF (Türk erişkinde kalp hastalıkları
ve risk faktörleri) çalışmasında koroner kalp hastalığı olanların analizinde
Türk erkek ve kadınlarında en başta gelen risk faktörlerinin hipertansiyon ve
bedensel etkinlikten yoksunluk olduğu anlaşılmıştır. Erişkinlerimizde sistolik
kan basıncı ≥140 mmHg ve/veya diyastolik kan basıncı ≥90 mmHg bulunanların
oranı %33.7 dir. Sınırda olarak tanımlanan kesim dışlanıp kan basıncı ≥160/95
olarak değerlendirme yapılınca hipertansiyon oranı % 12.3 olarak bulunmuştur. Kentsel
kesim (%15.7) ile kırsal kesim (%17.6) arasında fark bulunmamakla beraber
kadınlarda %16’lık erkeklerde ise %11’lik bir oran saptanmıştır.
TEKHARF çalışmasından elde edilen sonuçlarda hipertansiyon
sıklığı bölgelere göre değerlendirildiğinde; Doğu Anadolu Bölgesinde tüm
erişkinlerde %14.6 lık bir oran saptanmıştır. Bu oran Karadeniz ve Marmara
bölgesinden sonra en yüksek orandır. Cinsiyet açısından hipertansiyon sıklığı
yeniden gözden geçirildiğinde durum biraz farklılık göstermektedir. Çünkü Doğu
Anadolu bölgesi, erkeklerde bulunan %7’lik oran ile en düşük oranlarından
birine sahip iken, kadınlarda bulunan %20’lik oranla kadınlar arasında
hipertansiyonun en yüksek görüldüğü bölgelerden biridir.
Hastaların neredeyse tamamı tansiyonlarını belli aralıklarla
ölçtürmektedir. Bu bulgular hastalarımızın eğitim düzeylerinin düşük olmasına
veya yeterince bilgilendirilmemeye bağlı olarak hastalıkları hakkında yeterince
bilgi sahibi olmadıklarını göstermektedir. Bu çok önemli bir tespit olup
hastalara daha çok zaman ayırıp onların eğitilmesinin sağlanması
hipertansiyonun komplikasyonlarının azalmasına katkı sağlayabilir.
TEKHARF çalışmasında hipertansiyon tespit edilen kadınların
%38’inin, erkeklerin ise %28’inin antihipertansif tedavi altında oldukları
saptanmıştır.(2-6) Tedavi alan erkeklerin %60’ının, kadınların ise %42’sinin
kan basınçlarının kontrol altında bulunduğu belirlenmiştir. Görüldüğü gibi
tedavi ile ancak hastaların yarısında kan basıncı kontrol altına
alınabilmiştir.
Kadınlarda tedavi etkinliği erkeklere kıyasla her iki
taramada da düşük bulunmuştur.
Hastaların yaklaşık üçte birinin tedaviye uyumunun kötü
olması ciddi bir durumdur. Hipertansiyonlu hastalar sağlık personeli tarafından
ilaç kullanımı konusunda mutlaka eğitilmeli ve izlenmelidir.
Hipertansiyon özellikle erişkin nüfusun önemli bir bölümünü
etkileyen sağlık sorunlarından biridir.Türk Hipertansiyon ve Böbrek
Hastalıkları Derneği’nin 2008 yılında yaptığı “Türkiye’nin Tansiyonunu
Ölçüyoruz” kampanyasında, daha önce bir hekim tarafından hipertansiyon tanısı
konan olguların oranı %40.4 bulunmuştur. Ülkemizde
hipertansiyon hastaları arasında durumunun farkında olmayanların oranı %60,
tedavi görmeyenlerin oranı %70 ve tansiyonu kontrol altında olmayanların oranı Hipertansif
kişilerin çoğunda kan basıncı kontrolü için ilaç tedavisine gereksinim vardır.
Hipertansiyon
tedavisinde amaç, uzun dönemde ortaya çıkabilecek hedef organ hasarını
engellemek, kardiyovasküler ve renal morbidite ve mortaliteyi düşürmektir. En
son 2007 Avrupa Hipertansiyon Kılavuzu’nda hastalarda uyum düşüklüğünün ve
tedaviye yanıtın hayli değişken olduğu vurgulanmakta, bu nedenle ilaç
tedavisine gecikmeden, zamanında ve yakın takip altında başlanması
önerilmektedir. Yaklaşık 50 yıldır etkin hipertansiyon tedavisi olmasına
karşın, hipertansiyon kontrol oranları halen hedeflenenin çok çok altındadır.
Yapılan çalışmalarda, hastaların ilaç uyumunun düşük olduğu
ve bu durumun kan basıncı kontrolü- nün yetersiz olmasına yol açtığı gösterilmiştir.
Hipertansiyonun ve eşlik eden kardiyovasküler risklerin önlenmesinde ilaçların
düzenli kullanılması önemlidir. Antihipertansif ilaç tedavisine uyum
hipertansiyon tedavisinde temel olarak bilinmesine rağmen, antihipertansif ilaç
tedavisine kötü uyum hala yaygındır.
İlacı düzenli kullanmama gerekçeleri, tansiyonu normal
olduğunda ilacı almama, unutma, pahalı olduğu için ilacı alamama, ilacı
bittiğinde hemen reçete ettirememe ya da reçete ettirmeyi ihmal etme ve ilacı
kullanmak istememe olarak bilinmektedir . Pekçok çalışmada hastaların
ilaçlarını düzenli kullanma durumları yaş ile anlamlı ilişki göstermektedir.50
yaş altı ve genç hastalar ilaçlarını düzenli kullanmayı önemsememekte,
kadınlarda da ilaç kullanımı erkeklere göre düzensiz seyretmektedir.Genç yaşta
olanlarda hastalığın kabullenilmesi zaman aldığından ilaç uyumunda sorunlar
olduğu düşünülebilir.
Sağlık personeli, kadınların tedaviye uyumlarının kötü
olması nedeniyle kadın hipertansif hastalarla özellikle ilgilenmelidir.
Tedavi konusunda herhangi bir sağlık ekibi üyesinden bilgi
alan hastaların ilaçlarını daha düzenli kullandığı görülmektedir. Hipertansiyon
hastaları sağlık personeli tarafından mutlaka ilaçlar konusunda eğitilmelidir.
Hipertansiyonda tedaviye uyumda genç olma ve ilacı alma
saatini bilmeme hastaların tedaviye uyumunu, dolayısıyla kontrol oranlarını
önemli derecede etkilemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder